45.Resmi yazılar kamu kuruluşları tarafından haberleşme amacıyla yazılan yazılardır

45.Resmi yazılar kamu kuruluşları tarafından haberleşme amacıyla yazılan yazılardır resmi yazılar şekil bakımından iş mektuplarına benzer ancak bu yazılarda saygı sözcüğü ve hitap kısımları bulunmaz yazının gönderileceği kuruluşun makamın adı büyük harflerle yazı kişiye gönderiliyorsa soyadı büyük harflerle yazılmalıdır Türk standartları enstitüsünün standardına geliştirme başkanlığının resmi yazışma kurallarını belirleyen esaslarına göre yedi vuruş içerlek olarak yazılır resmi yazılar genel olarak bir ara ile yazılır bu yazılar yazan ve gönderilen makamın protokol derecesine göre değişen belirli ifadelerle bitirilir resmi yazı kısa ise ufak ara azaltmalarıyla yarım boy sayfaya yazılabilir imza kısmı metnin dört kol altına yazılır bu kısımda satırlar blok olarak alt alta veya birbirine ortalanıp yazılır resmi yazılarda paraf yalnız alt kopyalara konulur resmi yazılarda sol marj sağdan geniş olur.

Osmanlı devletinin pek kısa zamanda nasıl olup da o kadar büyüdüğünü ve cihanın en büyük imparatorluklarından biri durumuna geldiğini şu hikaye en güzel şekilde açıklar devletin ilk kuruluş senelerinde bir gün tosun ismindeki küçük bir çocuk akşam üstü evine dönerken kırda tek başına kalıp meleyen bir kuzu görür kuzuyu kucaklayıp eve getirir anası kendisine ait olmayan bir malı alan oğlunu azarlar ve sabah olur olmaz kuzuyu götürüp sahibine teslim etmesini ister çocuk ben kuzuyu çalmadım başıboş buldum sahibini nasıl bulayım derse dinletemez fazileti Türk anası kuzuyu kucaklayıp çevredeki mandıraları dolaşırsın der annesi olan koyun yavrusundan uzak kaldığı için mutlaka acı çekmektedir sen de nerede böyle bir ses duyarsan yavrusu gösterirsin eğer annesi onu yalamaya bu da ona sokulmaya başlarsa sende o zaman bırakır gelirsin küçük tosun kan ter içinde dolaşıp öğleye doğru Rum tekfurunun konağının önünde duyduğu meleme sesiyle kuzunun anasını bulur birbirine kavuşan ana ile yavrunun mesut buluşma ve koklaşmalarını seyredip ayrılır o sırada tekfur çocuğu izlemektedir bu millette kadını ile çocuğu ve çocuğuyla bu kadar fazilet bu kadar mertlik ve dürüstlük varken şüphesiz ki eninde sonunda bütün bu topraklara sahip olmaları haklarıdır diye düşünür ve birkaç gün sonra Osman beyle kucaklaşarak onun hizmetine severek girer