24. Düşündüm ki bu Türk oğlu altı asırdan beri türlü rastlantıların kasırgaları önüne düşerek

24. Düşündüm ki bu Türk oğlu altı asırdan beri türlü rastlantıların kasırgaları önüne düşerek bir boğuşma cihanının yaralarına uçurumlarına denizlerinde çöllerinde yuvarlanmıştı o koca tarihin bu hırpalanmış yolcusu türlü afet ve musibet çukurlarında onur şan ve şeref tepelerine tırmanmış dizleri parçalanarak tırnakları koparak bu tırmanılan yerlerden bir kaza darbesi ile taşlara çarpıp düşmüş daima kalkarak yeni baştan dimdik durmağa çalışarak tutunacak bir kaya parçası yapışacak bir ağaç kütüğü aramıştı ve gülü diken olan kızgın yemen çöllerinden Arnavutluk taşlarına ve acem ellerinden Girit sularına kadar altı asırdan beri kumlara buzlara denizlere kanını akıta akıta bereketli bir kaynağın o bitmez tükenmez kereminden her zaman taze bir kuvvet ile tükenmez fışkıran o al kanının çileli çizgileriyle şanla ve şerefle dolu o kahraman hikayesini yazmıştır